Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / SEYAHAT YA RESULALLAH

SEYAHAT YA RESULALLAH

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Evliya Çelebi , dünya insanlık tarihine yön veren yirmi adamdan biridir . Avrupa Konseyi üç yıl önce açtığı sergide , Konfüçyüs ve Büyük İskender ‘ in de içinde bulunduğu listeye Evliya Çelebi üstadımızı da eklemişti . Onunla ilgili ilk okumam , rahmetli Nihal Atsız ‘ ın Seyahatname ‘den yaptığı seçme metinlerdir . Evliya Çelebi ‘nin dünya literatürüne geçen eseri dört bin sayfa ve yaklaşık on cilttir . Evliya Çelebi Seyahatnamesi İstanbul ‘ dan başlayan bir kronolojiye ve yol edebiyatına sahiptir. Seyahatnameye ilham kaynağı olduğu rivayet edilen rüya ;şefaat Ya Resulallah diyeceğine , seyahat Ya Resulallah dediği manevi menkıbedir . Bir başka yoruma göre de ; devrin padişahıyla yolları Ayasofya Camisinde yolları kesişen Evliya  Çelebi , müezzinlik yaparken sesi beğenilir ve padişahtan ricası sorulur . O da dünyayı gezmek istediğini belirtir ve bu isteği yerine getirilen Evliya Çelebi on altıncı yüzyılın başlarında İstanbul ‘u , ikinci yarısından sonra da dünyayı gezmeye başlar . Rivayetler böyle olsa da , üstadın gezginliği gerçektir .

Seyahatnamenin tam  tekmil iki baskısı ; Yapı Kredi, Şamil yayınevleri tarafından yapılmıştır. Yeni bir çalışma olarak Evliya Çelebi Atlası da , Bekir Karlığa başkanlığında Giresunlu hemşerim Feridun Emecen , Halil İnalcık vb . heyet tarafından hayatı ve seyahatleri konusunda ayrıntılı bir çalışma yapılmıştır . Evliya Çelebi gezmenin felsefesini de yapan bir seyyahtır . Eseri azcık karıştırıp da , gezme hissiyatı almayacak bir okuyucu yoktur . O , gezmenin ve bir yerleri görmenin ne demek olduğunu abartılı bir üslupla bize gösterir . Tüm gezi edebiyatı ürünlerindeki abartılı üslup , onda da vardır ama ; gezdiği yerleri insanı ve alışkanlıklarıyla anlattığı için oldukça yerel ve sahici olur usta . Gezmeyi ve tatili  seven biri olarak üstadı hep kendime yakın ve samimi bulmuşumdur . Gezmeyen ve görmeyen insan teknik olarak , süreç içerisindedar görüşlü ve tutucu olur . Yani dünyayı yaşadığı yerden görmeye başlayan insanlar , aslında gezmeyen ve ufuksuz insanlardır . Evliya Çelebi de gördüğümüz zengin üslup ve yaşamsal zenginlik , geleneksel değil , evrensel bir medenî bir kavrayıştır. Çok okuyan değil , çok gezen bilir sözü en çok Evliya Çelebiye yakışır diye düşünüyorum . Baksanıza bugün bile onu ve gezi yaşantılarını konuşuyoruz . Geleceğe kalma böyle olur .

Medeniyetlerin büyüklükleri ya da ülkelerin kültürel seviyeleri , tarihsel mirası , çıkardıkları seyyahlara ve onların kalitelerine bakılarak da değerlendirilir olmuştur . Evliya Çelebi dünyayı sömürmek için gezen Macellan ya da Marca Polo da değildir . Bunu biliyor ve onu seviyorum .Evliya Çelebi ve eseri bugün dünya miras listesindeyse , bunun nedeni onun yansız ve bireysel olarak yaptığı gezilerdir . Bu Müslüman Türk medeniyetinin doruk halini anlatır . Onun yaşamındaki benzeri Müslüman Arap seyyah İbn-i Batuta olabilir . Onun yaşamı boyunca gezdiği yerlere ; yıllara ve ülkeler göre kısaca bakarak kısa bir Evliya Çelebi yolculuğu yaptırayım . Onun yaşamı da çok serkeş ve dağınıktı , kendini ;derviş , fakir ,riyasız Evliya ,bekar olarak tanıtır eserinde . Ülkeleri at sırtında ve deve kervanlarıyla birlikte gezdi . İlk gezisini İstanbul ‘da yapan Evliya Çelebi sırasıyla : Bursa , Trabzon ,Kırım , Şam , Lübnan ,İran , Bağdat ,İran , Bulgaristan , Mısır , Sudan vb. ülkeleri bazen savaş , bazen da barış halinde gezmiştir .

İyi bir gurme de olan Evliya Çelebi eserini basit ve açık bir dille kaleme aldığı için , özetleri bile hala çok satan kitaplar arsındadır . Urfa ‘nın dut şarabını , Amasya’ nın bağlarını , Sudan zürafası etini niyyetü’ş şifa olarak yemiş ve gittiği her yerin egzotik bir fotoğrafını yazı şeklinde kaleme dökmüştür . Eserinde politik bir dil kullanmayan Çelebi , insanları ve ülkeleri basit yaşamlarıyla tanıtmıştır . Hiçbir ülkeyi televoleci bir mantıkla gözlemlememiştir . İnsan onuruna ve misafirperverliğe vurgu yapan ahlakçı bir yazı havası vardır Evliya Çelebi ‘ nin . Osmanlı coğrafyasında ve ülke topraklarındaki yazı diliyle , Afrika steplerindeki halklarla kurduğu ilişki dili aynıdır . Atsız merhumun tespit ettiği bazı tarihi hatalar varsa da , onlar Evliya Çelebi ‘nin büyüklüğüne ve eserine halel getirmez .

25 Mart 1611 de dünyaya gözlerini açan Evliya Çelebi , yaşamını gezmeye ve gördüklerini anlatmaya hasretmiş bir şekilde sürdürdü . Yaklaşık bin altı yüz seksen üç yılında da seyahatnameyi tamamladı . Seyahatnamesi hala aşılabilmiş bir metin değildir . En azında ciltler dolusu bilgi bunu gösteriyor . Modern seyyahlar belki iki yılda o coğrafyaları gezebilirler ama , acaba insanın yaşanmışlıklarını bu kadar güzel anlatabilirler mi ? Kamera çekimleri yaşamları veriyor ama , gezginlerin vermesi gereken “seyyah ruhunu” , modern gezginler de bulabiliyor muyuz ? Evliya Çelebi sadeliği diyebileceğim bir sadeliği yeni gezginlerde göremiyorum .Kapitalistik bir gözle gezen oryantalist gezginler , ortalıkta dönüp duruyor , yanılıyor muyum dostlar ? Camın içine sığan derinliksiz belgesellere talim ediyoruz . Yani görüntü var , ruh yok meselesi .

İyi bir seyyah olan Evliya Çelebi ve eseri Seyahatnameyi okumanız dileğiyle esen kalınız. Yazımızın başlığına konu olan menkıbedeki  Hz . Peygamber duasıyla bitirelim : “ Şefaatim , seyahatim, ziyaretim senin üzerinedir , haydi yürü “ nidalarıyla iyi gezmeleriniz olsun ey okuyucu !

Günün kitabı : Deli Filozof , Hüseyin Rahmi Gürpınar , Everest Yay.

İsa Çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*