Nevruz bu sene bir başka coşkuyla kutlanacak diye düşünüyorum. Adilce bir çözüme kavuşacağını düşündüğüm bir büyük toplumsal mesele hal yoluna girmişken , Nevruz geldi çattı. Nevruz’un ideolojik bir muhtevaya sokulmadan kutlanabilirliğini kanıtlamak durumundayız . Toplum ve sorunun tarafları bu olgunluğa ulaştı. Nevruz yani yeni gün ; mutlu , ışık açıcı bir gün olsun.
Farsça bir kelime olan Nevruz ; kışın bitip baharın müjdesi olan canlanmanın adı olan günlerin işaretidir. Bir çok halk da Nevruz’u kutlamaktadır. Karların erimesi , suyun toprakla buluşması , çiçeklerin hoyratça açması Nevruz ya da yeni günün işaretleridir. Edebiyatımızda bu güne has şiirler de yazılmıştır. Nevruziye’ler diye andığımız şiirlerden en popüler olanlardan biri de Pir Sultan Abdal’ındır :“ Sultan Nevruz günü cemdir erenler / Gönüller şad oldu ehli imanın / Cemal yâri görüp doğru bilenler, / Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.” Kıştan kurtulanların toplanma gününü , Sultan Nevruz günü olarak gören şair ; gönüllerin aydınlandığını ve Allahın güzel cemalini bugünde gördüklerini anlatıyor. Allahın himmetini ve iyiliğini de bugünde gösterdiğini anlatır Pir Sultan usta. Nevruz böyle aydınlık bir toparlanma vaktinin adıdır.
Genelde yirmi bir marta denk gelen kutlamalar , Türk dünyasında (turanda) , Anadolu’da , İran’da , Balkanlarda , Kafkasya’da aynı anda kutlanmaktadır. Anadolu’da leyleklerin gelişi ve mart dokuzu olarak tespit edilen gün , bazı halklar tarafından demirci kawaya , bazılarınca da Hz. Adem ve Hz. Havva’nın Arafat’ta buluşmalarına atıfla kutlanır. Bu kadar zengin bir arka planı olan bir milli günü, anlam ve önemine binaen , çok katılımlı ve içtenlikle kutlamalıyız . Mili kutlamaların halk hafızasını ve millet gerçeğini pekiştirdiğini unutmayalım . Dini bayramların artı gücü milli bayramlardır . İhmal de etmemeliyiz !
On iki hayvanlı eski Türk takvimine göre yılbaşı 21 Marttır. Selçuklu Sultanı Melikşah da, İslam sonrası bunu bozmamış ve yılbaşı olarak kullanmıştır. Bunu adı da Celali takvimi olmuştur. Böyle güzel bir geçmişi olan bayramın toplumsal barışla taçlanmasını dilerken , Osmanlı da da , şerbetler ve şekerler , macunlarla kutlandığını da ekleyelim. 1995’ten beri devlet erkanınca bayram kabul edilen gün , resmi ve sivil kutlamalara konu olmaktadır. Nevruz ‘ daki lastik yakma ve ideolojik , Marksist görüntüler bayramın ruhuna aykırıdır . Bayramı bayram gibi kutlamakta yarar vardır .
Şiirinin devamında Pir Sultan , bayramın derleyici ve canlandırıcı tarafına vurgu yaparak derki: “Aşık olan canlar bugün gelirler, / Sultan Nevruz günü birlik olurlar. / Hallak-ı cihandan ziya alırlar, / Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.” Canları Sultan Nevruzda toplanmaya çağıran usta , cihanının sahibi Allah’ın da ışık verdiğini anlatmaktadır. Allahın himmeti de Nevruz ‘ u Sultan yapmaya yeter diye söylemektedir. Sultan Nevruz , insanın yeryüzündeki macerasının aynı anda yeni bir dirilişle inşa edildiği bir bayram olarak anlamalıyız. Kırgınlıkların , küskünlüklerin bittiği , baharın yenilendiği , bir bir filizlerin açtığı bir nevruzumuz olsun .
Baharın başlangıcını Nevruzla yaparken , insanımızın bir eğlence ve bayram yapmasın da da yarar görüyorum . Eğlencesi az , kederi ve tasası fazla bir toplum olduk ! İnsanımız yorgun ve mutluluğu hak ediyor . Eğlenmenin ve bayramın mutluluk aracı olduğunu unutmadan , kendimizi hazzın ve dinginliğin kucağına atalım . Yoksa sadece çalışmakla hayat vukua ermiyor . Nef’î ustanın Nevruz dizeleriyle , Nevruz bayramınızı kutlar ; haneniz mutlu , bahçeniz Gülşen , gönlünüz bahar olsun derim : ”Erişdi bahar oldu yine hemdem-i nevruz / Şad etse nola dilleri cam-ı Cem- Nevruz”
Günün kitabı : Bir Ulusalcı Nasıl Düşünür , Selma Şevkli , Deneme , Ufuk Yay .
İsa ÇOLAKER